Önsöz: Bu makaleyi yazıp yazmamak için çok düşündüm, çünkü özellikle giriş kısmında çok fazla eleştiri var. Eleştirmeyi pek sevmesem de Beyaz Tavşanı deliğinden çıkartmaya karar verdiğim ruh halimi başka şekilde anlatamazdım.
Yazılarımda, bu günlerde popüler olan KiÅŸisel GeliÅŸim yerine Öz GeliÅŸim kavramını kullanıyorum. Bunun sebebi farklı olma çabası veya ukalalık deÄŸil. Pek çok ÅŸey gibi KiÅŸisel GeliÅŸim kavramı da dilimize “uzmanlarca” İngilizceden (personal development) uyarlanmış. Tabi İngiliz dilinde personal kelimesinin ÅŸahsi, hususi ve öz de olmak üzere çeÅŸitli anlamları var ve ironik bir ÅŸekilde anlatılana en uzak anlam olan kiÅŸisel kelimesini kullanıyoruz. Toplumumuz hala en baÅŸarılı çocuklarını akın akın mühendislik, tıp, iÅŸletme ve benzeri bölümlere gönderdiÄŸi için bu gibi hayatı kökten yakalayan felsefi konular da maalesef vasat insanların at koÅŸturduÄŸu alanlara döndü ve bu sonuçlar sadece doÄŸal deÄŸil aynı zamanda kaçınılmaz.
Aslında anlatılmak istenen olgu, kişinin kendisini geliştirmesi oluyor. Kişinin kendisi gibi acayip bir şekilde tabir edilen şeye de ben kısaca ÖZ diyorum. Öz gelişimin kişisellikle ve sadece kişiyle alakası pek yoktur aslında. Bilakis kişi kendisini geliştirdikçe tüm çevresi, arkadaşları, işi, hayat görüşü, değerleri ve inançları da onunla birlikte gelişir ve değişir.
Yıllar önce stres yönetimi adında bir eÄŸitime katılmıştım. EÄŸitimci bayan bizleri sıcak bir gülüşle kapıda karşıladı. Program lüks bir kulübün bir salonunda yapılıyordu. Yerlerde rahat yastıklar, 2 saatte bir kahve molası sırasında entelektüel sohbetler, kuru pastalar da dâhil her ÅŸey düşünülmüş. EÄŸitimin daha ilk dakikalarında, 10 kelimesinden biri ‘Sevgili dostlar’ olan garip derecede yumuÅŸak sesli bayan bana kendimi kötü hissettirdi. Åžimdi anlıyorum ki o bir oyuncuydu, bulunduÄŸumuz yer sahne, birkaç gün boyunca göreceklerimiz oyun, bizler de her ÅŸeyi gerçek sanan saflar. Kendimi kötü hissetme sebebim aptal yerine konulmaktı. Birkaç stres seviyesi testi, stres üzerine söylenmiÅŸ sözler, Google’da 10 dakikada bedavaya bulabileceÄŸiniz iÅŸe yaramayan (ama o an çok mantıklı gelen) stres kontrolü önerileri ve oldu da bitti maÅŸallah. Aaa bir dakika, eÄŸitimin sonunda CD’den okyanus sesleri eÅŸliÄŸinde hocamızın ‘ağırlaşıyorsuunn, martılaaarrr, gevÅŸiyorsuunnn’ fısıltılarıyla yaptığı ÅŸahane rahatlama seansını da es geçmek olmaz. EÄŸer amacım eÄŸlenip rahatlamak olsaydı sorun olmazdı. Ama amaç stresimi kalıcı olarak azaltmak olduÄŸu için sonuç beni pek memnun etmedi.
Bu siteyi hazırlamaya karar vermeden önce senelerce öz gelişim, felsefe, psikoloji, verimlilik, iş dünyası üzerine kitaplar okudum, çeşitli eğitim ve seminerlere katıldım. Benim çıkardığım ve akıllı herhangi bir insanın kolaylıkla çıkartabileceği sonuç: Genellikle kendimi bir süre iyi hissettirmekten başka bir işe yaramıyorlar. Hani sinemada çok etkileyici bir filme gidip de etkisinden günlerce kurtulamazsın ya, onun gibi bir şey, şov dünyası.
Eğer bu seminerlerden, kitaplardan gerçek bir fayda elde edilseydi, bunların baş müdavimi olan kurumsal şirket çalışanları çoktan verimliliğin uç noktalarında gezer, hayatın anlamını kavrar, değişimin dibine vururlardı.
Ama biliyoruz ki tam olarak bunlar olmuyor. Bir ÅŸeyler eksik.
O eksik parça
Üç günlük seminer programıyla bilim adamı olan kimseyi tanıyor musunuz Ya da ehliyet kursu kitabını okuyarak araba kullanmayı öğrenen birilerini Bisiklete binmeyi öğrenirken düşüp hiç yara-bere içinde kalmayan var mıdır
Peki, üç günlük eğitimle stresi yönetebilmek veya başarılı bir iş adamının kitabını bir kere okuyup başarılı olabilmek ya da hiç terlemeden para kazanmak neden insanlara inanılır geliyor
Bu konularda benim saptamalarım şunlar:
- Öz geliÅŸim bir süreç olarak ele alınmıyor. Ama…
- Bilim adamlığı alınıyor.
- Öz geliÅŸim’in yaparak deÄŸil sadece okuyarak veya dinleyerek olabileceÄŸi kanısı var. Ama…
- Araba kullanmayı öğrenmek için illaki direksiyona geçmek gerektiği konusunda hemfikiriz.
- Öz geliÅŸimimizi çaba sarf etmeden yapabileceÄŸimizi düşünüyoruz. Ama…
- İki teker üzerinde dengede durabilmek için bile kanımızı akıtmaya hazırız.
Eğer bir konu hakkındaki varsayımlar yanlış ise sonuçlar da hatalı olacaktır. O yüzden, öz gelişim için en iyi başlama noktası gerçekçi varsayımlar yapmaktır. Yukarıdaki saptamaları toparlarsak,
‘Öz geliÅŸim, çaba isteyen bir uygulama sürecidir.’
Öncelikle buradaki çabadan kastım, zoraki bir çaba değil. Eğer hedeflerini iyi tanımlar ve hayatını daha anlamlı yaşamayı amaçlarsan, bu konuda çaba harcamak da zor gelmiyor. Örneğin şu anda bir güzel ayaklarımı uzatıp yatabileceğim halde, bilgisayarın karşısında bu makaleyi yazıyorum. Üstelik site açılışı hedefimi yakalamak için son günlerde nerdeyse her gün uykusuz kalma pahasına yazıları son haline getirmeye çalışıyorum. Beni kimse bunu yapmaya zorlamıyor, hatta yakınlarımdan pek destek bile görmedim. Ama önemli olan bunu yapmak istemem, bunun benim için iyi olduğuna inanmamdı. Çaba kendiliğinden geldi.
Eğer bir şeyler ortaya çıkartmak istiyorsan o zaman eninde sonunda uygulamaya geçmen gerekir. İstersen yüz tane kitap oku, bulduğun tüm seminerlere katıl, her gün saatlerce düşün, uygulama olmadan gelişim de gösteremeyeceksin. İnsan tecrübe ederek öğrenir, tecrübeleriyle gelişir.
Gelişim varılacak bir sonuç değil bir süreçtir, yolculuktur. Bunları ilk duyduğumda açıkçası bana klişe sözler gibi gelmişti ama işin içine biraz girince gerçekten anlıyorsun.
Çaba sarf etmeden gelişim göstermek imkânsızdır ama bu çaba zoraki olursa bil ki bir şeyler yanlıştır. Önemli olan uygulama ve tecrübe etmektir. Okumak, izlemek, dinlemek, düşünmek faydalı olsa da eyleme geçmeden sonuç elde edemezsin. Ve son olarak öz gelişim yolunda belirli bir seviyeye geldiğinde, bunun nihai durak değil ara bir istasyon olduğunu fark edeceksin. Sana tersini söyleyenlerin büyük ihtimalle senin veya şirketinin parasını almaktan başka bir amacı yoktur.
Yolun bu siteye düştüğüne göre öz gelişim konusunda oldukça ilgili ve akıllı birisin demektir. İlgili olmasan aramazdın, akıllı olmasan bulamazdın çünkü bu site için ne bir yere reklam verdim ne de bir tanıtım kampanyası yürütüyorum. Akıllı bir insanın ilgilendiği hiçbir şey elinden kaçmaz, şimdiden başarılar dilerim.
Çağdaş Bey,
Öz gelişimle ilgili yazınızı çok beğendim. Adeta hislerime tercüman olmuşsunuz.
Açıkçası bu ve benzer konularda danışmanlık veren bütün firmaların düzanbaz olduÄŸunu düşünüyorum. Bizi tüketip kendine sermaye yapan özellikle çok uluslu ÅŸirketlerin paravan kuruluÅŸları. AÄŸzınıza bir parmak bal sürüp bir sonraki “EÄŸitim” ihtiyacınıza kadar “mutlu” olmanızı saÄŸlıyorlar. Katlanmamıza sebep oluyorlar. Olmayacak numaraları bize yediriyorlar.
Her yerde bir avuç basiretsiz insan yaşamımızı yönlendiriyor. En kötüsü de yaptıklarının doğru olduğuna inandırıyorlar bizi. Her şeyi sorgulamak isteyen, objektif yaklaşmaya çalışan bizler onlara hak veriyoruz. Ama hayır gerçek bu değil. İş arkadaşlarımızla serviste, yemekte, kahve molasında konuştuklarımız, şikayetlerimiz gerçekler. Ne yazık ki bu gerçeklerden bahsetmek, uzun süredir çıplak dolaşan krala avaz avaz bağırmak sonuç vermiyor. En azından benim denemelerim bu şekilde sonuçlandı.
Bu noktada benim önerim olan ve yaklaşık birkaç senedir gerçekleştirmeye çalıştığım şey fikirlerimi değerlendirmek ve kendi anlayışımla bir iş geliştirmek. İşte burada gelişim sınırsız. Daha doğrusu sadece benim düşüncelerimle sınırlı.
Genel olarak hırslı bir insan değilim. Fakat korkak biri de değilim. Haksızlıklara karşı göz yumamam. Bana yapılan en büyük haksızlık gözümün içine bakılarak bana yalan söylenmesi. Bile bile beni birilerinin kandırmaya çalışması. Yıllardır iş yaşamı bu şekilde gelişti. Ama benim için artık böyle olmayacak. Tüm zorluklara rağmen o büyük yalancıların arasında kendi başıma var olacağım. Tabiki benimle birlikte olan insanlarla.
Åžikayet edip durmak deÄŸil, birÅŸeyler yapmak…
Saygılarımla
Çağdaş (Sizinle aynı ismi paylaşmak benim için ayrı bir mutluluk)
Merhaba,
Benim de paylaştığım bir çok görüşe güzel katkılarda bulunmuşsun, teşekkürler. Senin de fark ettiğin gibi, en önemlisi hayatı başkalarının kurduğu dünyalarda değil kendi kurduğun dünyada yaşamak. Bunu da kurulu düzenden yakınarak değil, istediğin gibi bir yenisini yaparak başarabilirsin. Yazında gerçekten büyük bir cesaret ve güç hissediliyor, çizdiğin yolda en samimi başarılarımı dilerim.
merhaba. sektör olarak farklı bir sektörde çalışsamda kiÅŸisel geliÅŸim,psikoloji ve insan iliÅŸkileri konularına meraklıyım. önce kendimi geliÅŸtirmek daha sonrada bildiklerimle öğrendiklerimi birleÅŸtirip paylaşıma sunarak birilerine faydalı olmaya çalışıyorum. buarada ve bu sayede kendimde birçok yeni ÅŸey öğreniyorum …benimde kendimce, nacizane, bu konularda fikir alışveriÅŸinde bulunduÄŸum ve yürekten baÄŸlıyım diyecek kadar sevdiÄŸim ama bazen özellikle cin fikirli yorumcu arkadaÅŸlar yüzünden hedefimden ÅŸaÅŸarak baÅŸka konulardan bahsettiÄŸim bir sayfam var…
sizin sayfanizi takiplerime aliyorum, sevgilerimle.
”Yolun bu siteye düştüğüne göre öz geliÅŸim konusunda oldukça ilgili ve akıllı birisin demektir. İlgili olmasan aramazdın, akıllı olmasan bulamazdın çünkü bu site için ne bir yere reklam verdim ne de bir tanıtım kampanyası yürütüyorum. Akıllı bir insanın ilgilendiÄŸi hiçbir ÅŸey elinden kaçmaz, ÅŸimdiden baÅŸarılar dilerim.” gerçketen akıllıca !!!
Bir şirkette yöneticilik yapıp kimseden destek görmeden böyle bir siteyi yaşatıp canlı tutman ve benim de reklamın olmadan bu güzel siteyi bulabilmiş olmamdan dolayı seni ve kendimi tebrik ediyorum. Başka bir şirkette yöneticilik yapan ben, farklı içerikte oluşturacağım sitenin seninki gibi ilgili ve akıllı okuyucularla yaşamasını umuyorum. Güzel siten bana cesaret verdi.
Teşekkürler,
yazdıkların cok hoÅŸ okumaya dewam edeceÄŸim cok tskler…
Merhaba yazdıklarınız oldukça realist ama sonunda bu yazıda sanki okunması için yazılmış bir yazı gibi geldi bana . Sanki profesyonelce düşünülmüş gibi. Kişisel gelişim , secret ve benzeri kavramların aslında insanlığın tüm tarihinde yer edindiği aslında pek düşünülmüyor. Yani bu dinler , kurallar gibi şeyler tamamen kişisel tatmin duygusunun sömürüsü olarak iş görüyorlar. Aynen bugün olduğu gibi.
Hiç bir seminer eğitim yada öğüt yada din insana kendi istemedikçe bir şey kazandıramaz ama insanların çoğu kendileri isteseler bile başarılı olamazlar.Yine de olmak için içlerinde inanılmaz bir hırs vardır. İşte bu hırsın , başarılı insanlar tarafından fark edilip kullanılması da çok şaşırtıcı olmasa gerek.
“İlgili olmasan aramazdın, akıllı olmasan bulamazdın çünkü bu site için ne bir yere reklam verdim ne de bir tanıtım kampanyası yürütüyorum. Akıllı bir insanın ilgilendiÄŸi hiçbir ÅŸey elinden kaçmaz,” cümleside aslında biraz deÄŸiÅŸtirilirse baÅŸarılı olma dürtüsünün ne kadar güçlü olabileceÄŸini anlatır.
saygılarımla
merhaba siteniz muhteşem gerçekten.emin olun ki bu yazılarınızlar ben dahil birçok insana başarı kapılarının bir anahtarını verdiniz.doğru kapıyı bulup verdiginiz anahtarı denemekte bize düşüyor.ama ben okadar hırslıyım ki anahtar kapıyı açmazsa kapıyı kırarım
( emeÄŸiniz için çok teÅŸekkür ederim. saygılarımla…
“can sıkıntısı” -> google’da ara -> beyaz tavÅŸan!!!
can sıkıntımın tavan yaptığı, laptop’a yapışık yaÅŸadığım, interneti sadece oyun oynamak için kullandığım bu son günlerde, kendimi kandırma sürecime kısa bir ara verip bir umutla “ÅŸu can sıkıntısıyla ilgili nette ne bulabilirim acaba” diye bakayım dedim. sonuç: buradayım. “ohhh!” dedim, “yalnız deÄŸilmiÅŸim…”
güçlü bir fikir, sade ve baÅŸarılı bir site tasarımı ve iyi insanlar… sık kullanılanlara ekledim bile. teÅŸekkürler…
Günaydın diye baÅŸlamak istiyorum. Çünkü Saat 08:20 sitenizi epeydir takip ediyorum. Öz geliÅŸim ile ilgili yazılarınızı soluksuz okuyorum. Yıllardır bu konu hakkında çok kitap okudum çok araÅŸtırma yaptım. Ben bu çabakarlın gereksiz ve yersiz kanaatine vardım. Bir insan isterse baÅŸarır fikri biraz bana yaban gelmeye baÅŸladı. Bu konuda ÅŸans ve rüzgar faktörlerininde göz ardı edilmemesi gerekir diye düşünüyorum. Nekadar çalışırsanız çalışın ancak ÅŸans faktörü devreye girmedikten sonra malesef bir yerlerde tıkanıp kalırsınız. Binlerce deneme yaptım ama malesef hep önümü kesen bir sorunla karşılaÅŸtım tabi buda bezdirdi. Size katılıyorum hatta yorum yazan arkadaÅŸlara katılmamak elde deÄŸil ama her zaman çalışarak baÅŸarılı olunabileceÄŸine de inanmıyorum. MuÄŸlak olan bir ÅŸeyler mutlaka vardır. Ya ÅŸanlı olacaksın, ya yalaka olacaksın yada bir esintiye kapılacaksın bu oryantta deÄŸiÅŸmeyen kural olarak benim beynimde yer edindi. Kıramıyorum desem de yeridir….
Sizi takip etmeye devam edeceÄŸim. BaÅŸarılar…